Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın (WWF) 9 Ekim’de yayımladığı Yaşayan Gezegen Endeksi, vahşi yaşamın durumu hakkında endişe verici bir tablo çiziyor.
Rapor, 5 binden fazla türe ait 35 bin popülasyonun verilerini inceledi. Sonuçlar, küresel çapta hayvan popülasyonlarının hızla azaldığını gösteriyor.
Yaşayan Gezegen Endeksi'nde son 50 yılda izlenen 5 bin 495 tür içinde yaklaşık 35 bin omurgalı popülasyonu içinde en keskin düşüş yüzde 85 ile tatlı su nüfusunda görüldü. Bunu yüzde 69 ile kara, yüzde 56 ile deniz popülasyonları izledi.
Bölge bazında yaban hayatı popülasyonunda en sert düşüş, yüzde 95 ile Latin Amerika ve Karayipler'de görüldü. Bu oran Afrika'da yüzde 76, Asya Pasifik'te yüzde 60, Kuzey Amerika'da yüzde 39 ve Orta Asya'da yüzde 35 oldu.
Rapora göre en büyük tehdit, gıda sistemimizin neden olduğu habitat kaybı ve bozulması. Bunu aşırı kullanım, istilacı türler ve hastalıklar izliyor. İklim değişikliği özellikle Latin Amerika ve Karayipler’de önemli bir risk oluşturuyor.
WWF, insan faaliyetlerinin "felaket" düzeyinde tür kaybına neden olmaya devam ettiğini vurguladı. WWF Britanya Başkanı Tanya Steele, raporu, "inanılmaz bir uyanış çağrısı" diye niteledi. Steele, yaban alanları kaybının "pek çok ekosistemi uçuruma sürüklediğini" ve Amazon yağmur ormanlarından Avustralya'daki büyük mercan resiflerine kadar birçok yaşam alanının "çok tehlikeli dönüm noktalarının eşiğinde" olduğunu söyledi.
WWF Uluslararası Genel Müdürü Kirsten Schuijt ise “Bu sadece yaban hayatıyla ilgili değil, insan yaşamını sürdüren temel ekosistemlerle ilgili” dedi. Schuijt, ekosistemler için geri dönüşü olmayan noktaların yaklaştığı konusunda uyardı.
İnsan faaliyetleri kaynaklı yaban hayatı kaybının pek çok anlık görüntüsü arasında, Amazon pembe nehir yunuslarının yüzde 60'ının kirlilik, madencilik ve iç karışıklıklar gibi diğer tehditler nedeniyle yok olması da var. Doğu Afrika'nın Virunga Dağları'ndaki bir dağ gorilleri alt popülasyonunun 2010-16 arasında yılda yaklaşık yüzde 3 artması ise koruma başarısının umut verici bir işareti oldu. Ancak WWF, "yaşam alanlarının yaygın şekilde yok edildiği bir ortamda, bu tek tük başarıların yeterli olmadığına" dikkat çekti.
BBC'nin görüşüne başvurduğu Reading Üniversitesi ekoloji profesörü Tom Oliver, bu bilgilerle böcek azalması gibi diğer veri kümeleri birleştirildiğinde "küresel biyoçeşitlilik çöküşünün sağlam ve endişe verici resminin bir araya geldiğini" söyledi.
Aynı zamanda raporun baş yazarı olan WWF baş bilimsel danışmanı Mike Barrett, insan eylemleriyle "özellikle yiyeceklerimizi üretme ve tüketme şeklimizle, doğal yaşam alanlarını giderek daha fazla kaybettiğimizi" vurguladı.
Rapor, doğa kaybı ve iklim değişikliğinin dünyayı geri döndürülemez dönüm noktalarına doğru hızla ittiği uyarısını yaptı. Buna Amazon yağmur ormanlarının potansiyel "çöküşü" de dahil. Bu, gezegeni ısıtan karbonu hapsedememesi ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltamaması anlamına gelecek.
Barrett, "Lütfen sadece doğanın kaybı için üzülmeyin. Bunun artık insanlık için temel bir tehdit olduğunun farkında olun. Gerçekten şimdi bir şeyler yapmalıyız" dedi.
Londra Zooloji Enstitüsü'nden Valentina Marconi, doğal dünyanın "tehlikeli konumda" olduğu, ancak dünya liderlerinin acil, kolektif eylemiyle "bunu tersine çevirme şansımızın hala bulunduğu" değerlendirmesini yaptı.
Le Monde’un haberine göre, en büyük düşüş tatlı su türlerinde görüldü. Bunu kara ve deniz omurgalıları izledi. WWF Fransa’dan Yann Laurans, “Okyanusların biyokütlesinin yüzde 40’ını boşalttık” açıklamasını yaptı.
Rapor, bazı vahşi yaşamdaki popülasyonların koruma çabaları ve türlerin yeniden tanıtılması sayesinde istikrar kazandığını veya genişlediğini belirtti. Örneğin Avrupa bizonu, 1927’de doğada yok olmuştu. Ancak 2020’de sayıları 6 bin 800’e ulaştı.
Schuijt, “İyi haber şu ki, henüz geri dönüşü olmayan noktayı geçmedik” dedi. 2022’de imzalanan ve 2030’a kadar gezegenin yüzde 30’unu koruma altına almayı hedefleyen küresel anlaşmaya dikkat çekti.
Bazı bilimsel çalışmalar, WWF’nin endeksinde metodolojik yanlılıklar olduğunu ve hayvan nüfusundaki düşüşün abartıldığını öne sürdü. Londra Zooloji Derneği’nden Andrew Terry, “Endeksin sağlamlığından gerçekten eminiz” diyerek bu eleştirilere yanıt verdi.
Rapor, 21 Ekim-1 Kasım arasında Kolombiya'da düzenlenecek Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Konferansı öncesinde yayımlandı.
Kaynak: Artı Gerçek ve Medyascope