Michigan, Royal Oak’taki Corewell Health William Beaumont Üniversitesi Hastanesi’nde gerçekleştirilen yeni bir klinik uygulama, kanser tedavisinde devrim niteliğinde gelişmelere kapı aralıyor. Baş ve boyun bölgesinde zorlu bir kanser türü ile mücadelede ilk defa adım-adım proton ark terapisi (step-and-shoot proton arc therapy) kullanıldı. Bu yenilikçi radyasyon yöntemi, proton ışınlarını olağanüstü hassasiyetle tümör hedefinde toplayarak, geleneksel radyasyon tedavilerinde sıkça karşılaşılan yan etkilerin ve sağlıklı dokulara yönelik zararların önemli ölçüde azalmasını sağlıyor. Modern onkoloji tedavisinde ışınlama tekniklerinin gelişimi, kanserle mücadelede hastaların yaşam kalitesinin yükseltilmesinde kritik öneme sahip.
Adım-adım proton ark terapisi, hastanın etrafında sürekli açısını ve ışının yoğunluğunu ayarlayabilen proton ışınlarının dinamik bir yay boyunca hareket ederek tümöre uygulanmasını sağlar. Önceki proton terapi yöntemlerinde ışınların manuel ve aşamalı olarak yönlendirilmesi nedeniyle zaman aralıkları ve duraklamalar oluşurken, bu yeni teknoloji otomatikleştirilmiş bir süreçte kesintisiz, hızlı radyasyon uygulamasıyla doz dağılımını kusursuz hale getiriyor. Böylece, hedeflenen tümör çevresindeki sağlıklı dokular, kritik organlar ve sinir yolları mümkün olduğunca korunurken, tümörde yoğun ve eşsiz bir radyasyon dozu sağlanıyor.
Bu kritik tedaviyi alan hasta, Michigan, Redford’dan 46 yaşındaki Tiffiney Beard, nadir ve tedavisi güç adenoid kistik karsinom tanısı almıştı. Özellikle tükürük bezlerinde ortaya çıkan ve sinir boyunca yayılma eğilimi gösteren bu tümörler, invaziv yapıları nedeniyle tedavi sürecini güçleştirmekte. Geleneksel radyoterapi yöntemleri genellikle hastalarda yorgunluk, çene ağrısı, yutkunma güçlüğü, tat kaybı, baş ağrısı ve bilişsel sorunlar gibi birçok yan etkiye yol açıyor. Beard’ın tedavisinde bu klasik sorunlar minimumda tutularak, hastanın konforu ve yaşam kalitesi ön planda tutuldu.
Dr. Rohan Deraniyagala, bu yenilikçi tedavinin başında bulunan radyasyon onkoloğu olarak, adenoid kistik karsinom tedavisindeki en büyük zorluğun tümörün sinir yollarına nüfuz etmesi olduğunu belirtiyor. Bu yaklaşımda hastanın kaliteli yaşamının korunması, sinir fonksiyonlarının zarar görmemesi ve ciddi nörolojik komplikasyonların önüne geçilmesi temel hedef oldu. Geleneksel tekniklerde bu dengeyi sağlamak güç olsa da, step-and-shoot proton ark terapisi bunun üstesinden gelmeyi başardı.
Tedavinin en ayırt edici özelliği, gerçeğe yakın zamanda uyarlanabilen ve tümörün fiziksel yapısına göre kesin biçimde şekillendirilebilen radyasyon dozu ile kritik sinir yollarının sürekli olarak ışından kaçırılmasıdır. Beard’ın 33 seans, haftada beş gün olmak üzere yaklaşık üç ay boyunca günde 30 dakikalık tedavi programı sırasında sadece hafif bir deri renk değişikliği gibi minimal yan etkiler yaşaması, teknolojinin doku koruyucu gücünü göstermektedir. Bu süre zarfında hastanın sosyal ve iş yaşamını sürdürebilmesi ise tedavi kalitesinin somut göstergesi oldu.
Tedavi sonrasında yapılan görüntüleme ve değerlendirmelerde Beard’ın tümör belirtilerinin tamamen kaybolduğu ve kanserin nüks etmediği gözlemlenmiştir. Üstelik, radyasyonun yol açtığı ciddi toksisiteler görülmemesi, bu tedavi yönteminin konvansiyonel yöntemlere göre bariz üstünlüğünü ortaya koymaktadır. Hastanın günlük yaşam aktivitelerindeki kısıtlanmaların olmaması, erken dönemde gerçekleştirilen proton arc terapinin etkinliğini ve güvenliğini teyit etmektedir.
Bu yenilikçi klinik uygulama, sadece adenoid kistik karsinom hastalarına değil, karmaşık anatomik bölgelerde yer alan diğer kanser türlerine de umut vaat etmektedir. Corewell Health’in teknoloji lideri Ion Beam Application ile yaptığı iş birliği sayesinde geliştirilen ve yakın gelecekte FDA onayı alması beklenen DynamicARC® platformu, tedavilerde gecikme ve duraklamaları tamamen ortadan kaldıracak ultra-hassas, kesintisiz proton ışını uygulamasını mümkün kılacaktır. Bu gelişme, onkolojik tedavilerde yeni standartların belirlenmesine katkıda bulunacaktır.
Proton terapinin sağlıklı dokular üzerindeki radyasyon yükünü azaltması, uzun vadede ikincil kanser risklerinin ve kalıcı nörolojik hasarların büyük ölçüde önlenmesine olanak sağlamaktadır. Böylece, kronik yan etkilerin ve yaşam kalitesindeki düşüşün önüne geçilerek hasta odaklı, yenilikçi bir onkolojik bakım modeli ortaya çıkmaktadır. Tedavi başarısına ek olarak, bu uygulama hastaların psikososyal durumunu ve uzun vadeli sağlık sonuçlarını da iyileştirmeyi hedeflemektedir.
Tiffiney Beard’ın tedavisindeki başarısı, kişiselleştirilmiş ve hedefe yönelik kanser tedavilerinin önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Dr. Deraniyagala’nın da vurguladığı gibi, “Bu step-and-shoot proton ark terapisi önemli bir dönüm noktası olmakla birlikte, hassas radyasyon onkolojisinde yeni bir çağın başlangıcıdır” Bu teknik sayesinde, kanser tedavisinde hastaların yaşam kalitesini artırmak için teknolojinin sunduğu imkanlar en üst düzeye çıkarılmaktadır.
Bu klinik vaka çalışması, Uluslararası Parçacık Terapisi Dergisi’nde yayımlanmış olup, Dr. Deraniyagala’nın sunumu önümüzdeki aylarda Philadelphia’da düzenlenecek Uluslararası Proton Terapisi Sempozyumu ve Buenos Aires’te yapılacak Parçacık Terapi İşbirliği Grubu yıllık toplantısında paylaşılacaktır. Bu tür bilimsel organizasyonlar, proton tedavi tekniklerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için önemli platformlar oluşturmaktadır.
Corewell Health William Beaumont Üniversitesi Proton Terapi Merkezi, gelişmiş teknolojiler ile klinik uzmanlığı bir araya getirerek onkolojik tedavide öncü bir rol üstlenmektedir. Proton tedavi imkânları ve hastalara sunulan bireyselleştirilmiş seçenekler hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen hastalar, merkezin hemşire navigatörleri ile iletişime geçebilirler. Tedaviye yönelik bu yaklaşım, hastalara en uygun ve etkin yöntemlerin sunulmasını sağlamaktadır.
Proton terapilerindeki hızlı teknolojik gelişmeler, kanser tedavisinin etkinliğini artırırken aynı zamanda hasta yaşam kalitesini yükseltmeye devam edecektir. Step-and-shoot proton arc yöntemi, kesintisiz ve otomatik ışınlama özellikleri sayesinde, klinik sonuçlara doğrudan yansıyan bir inovasyon örneğidir. Bu tür gelişmeler, birçok zor kanser türünde umut ışığı olurken, radyo-onkoloji alanında da kalıcı olumlu etkiler yaratacaktır.
Sonuç olarak, adenoid kistik karsinom ve benzeri kompleks tümörlerin tedavisinde kullanılan bu yeni proton terapi yöntemi, multidisipliner kanser bakımında yeni bir dönemin habercisidir. Hem hastaların yaşam kalitesini koruyan hem de tedavi başarısını artıran ileri teknolojiler, onkoloji pratiğinde giderek daha fazla öncelik kazanacaktır. Bu da kanser hastalarının hem fiziksel hem psikolojik iyileşmelerini destekleyen sürdürülebilir bir tedavi vizyonunun geliştirilmesine zemin hazırlamaktadır.
Kaynak: Oncology.com.tr
