Avrupa Birliğine bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi 2024'ün şimdiye kadar kayıtlara geçen en sıcak yıl olduğunu bildirdi.
Kurumun çalışmasına göre geçen yıl sıcaklıklar, sanayi öncesi (1850-1900 yılları) döneme kıyasla 1,6 derece daha yüksek ölçüldü. Kaydedilen bir önceki en sıcak yıl 2023 olmuştu.
Paris'te 2015 yılında yapılan iklim konferansına katılan 196 dünya lideri küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmaya çabalamak ve 2 dereceyi aşmasını önlemekte uzlaşmışlardı.
İklim Değişikliği Servisi Müdür Yardımcısı Samantha Burgess DW'ye yaptığı açıklamada, dünyanın artık 1,5 derece sınırında olduğunu söyledi.
Burgess son iki yılın ortalamasının bu eşiği aştığını ancak yine de bunun Paris Anlaşması'nın ihlal edildiği anlamına gelmediğini kaydetti.
Paris'teki hedefin birkaç senenin değil onlarca yılın ortalamasına odaklandığını belirten Burgess, "Ancak (geçen iki yılın ölçümleri) gittiğimiz yönü gösteriyor" uyarısında bulundu.
Copernicus uzmanı Burgess, "Atmosfer ne kadar ısınırsa tehlikeli hava olaylarının yaşanma sıklığı da o kadar artıyor ve bu hem insanları hem de ekosistemi gerçekten etkiliyor" dedi.
Küresel sıcaklıklardaki artış şimdiden yıkıcı sonuçlar yaratıyor.
Brezilya'nın Pantanal bölgesinde 2024'te yıkıcı orman yangınları yaşandı; Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İspanya sellere maruz kaldı. Avrupa ve Batı Afrika'da sıcak hava dalgaları yaşanırken ABD ve Filipinleri tropik fırtınalar vurdu.
Aşırı iklim olayları ile iklim değişikliği arasındaki ilişkiyi araştıran World Weather Attribution adlı organizasyonda görevli bilim insanları, geçen yıl yaşanan 26 olayın artan sıcaklıkların etkisiyle normalde olabileceğinden daha ağır gerçekleştiğini tespit etti.
Bilim insanları, fosil yakıt kullanımının küresel ısınmaya katkı yaptığını ancak son iki yıldaki sıcaklık artışında El Nino gibi doğal olayların da etkisinin olduğunu belirtiyor.
Her iki ila yedi yılda bir tekrarlayan El Nino, Pasifik Okyanusu'nun orta ve doğu kısımlarının ısınmasına, su yüzeyinde sıcaklıkların 1991-2020 ortalamasının 0,51 derece üzerine çıkmasına yol açıyor.
Bilim insanları su yüzeyindeki sıcaklık artışından özellikle endişe ediyor.
Union of Concerned Scientists adlı bilim insanları topluluğundan Brenda Ekwurzel, "(Okyanuslar) Geçen 50 ila 70 yılda bizim için tampon bölge görevi gördüler ancak artık bu kapasitesini kaybediyor ve bunu karada aşırı hava olayları şeklinde hissediyoruz" diyor.
El Nino etkisi 2024 ile sona ermiş olsa da Burgess'a göre okyanus önceki döngülere kıyasla daha fazla ısı tuttu bu da yüzey sıcaklığının gelecek yıllarda hâlâ yüksek kalmaya devam edeceği anlamına geliyor.
Küresel sıcaklık artışının neden olduğu olumsuzluklara rağmen atmosfere salınan sera gazı miktarı büyümeye devam ediyor.
Copernicus atmosferde karbondioksit artış hızının 2024'te önceki yıllardan daha fazla olduğunu bildirdi. Atmosferde 300 ila 1000 yıl kalabilen karbondioksit küresel ısınma ile en çok ilişkilendirilen gaz türü.
Greenpeace'in önde gelen aktivistlerinden John Noel 2024'ün, fosil yakıt şirketleri ile politikacıların iklim hedeflerine yönelik kasıtlı engellemeleri yüzünden en sıcak yıl olduğunu öne sürdü.
Noel, "Şirketlerin, fosil yakıt endüstrisinin büyümeye devam edebileceği şeklindeki yanılgısını ortadan kaldırmalıyız. Gelecek için ihtiyaç duyulan sıfır emisyonlu altyapıyı inşa etme fırsatını kaçırmamalıyız" dedi.
DW'ye verdiği demeçte Samantha Burgess de acil bir eylem planı olmadan sıcaklıkları orta vadede 1,5 derecenin altında tutma hedefine ulaşılamayacağını söyledi.
Burgess, "(İklim değişikliği) Gelecekte yüzleşmek zorunda kalacağımız veya bizden sonraki nesillerin problemi olacak bir şey değil. Bu şimdi konuşmamız gereken ve kim için oy kullandığımızı buna göre belirlememiz gereken bir sorun" dedi.
Dünya Meteoroloji Örgütü de (WMO), yüzey sıcaklığının sanayi öncesi ortalamasının yaklaşık 1,55 derece üzerinde kaydedildiği 2024'ün en sıcak yıl olduğunu doğruladı.
WMO, 6 uluslararası kuruluşun verilerine dayanarak hazırladığı, geçen yıl kayıtlara geçen sıcaklığa ilişkin raporunu yayımladı.
Raporda, "WMO, yüzey sıcaklığının 1850-1900 dönemini kapsayan sanayi öncesi ortalamanın yaklaşık 1,55 derece üzerinde kaydedildiği 2024'ün en sıcak yıl olduğunu doğruluyor" ifadesi kullanıldı. 2015-2014 döneminin, kayıtlara geçen "en sıcak 10 yıl" olduğu belirtilen raporda, küresel ortalama sıcaklığın 1850-1900 ortalamasının 1,5 derece üzerinde olduğu ilk takvim yılının görüldüğü bildirildi.
Raporda, 2024'te, olağanüstü kara ve deniz yüzey sıcaklıkları ile okyanus ısısının görüldüğüne işaret edilerek, Paris Anlaşması'nın, uzun vadede küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefinin devam ettiği ancak ciddi tehlike altında olduğu kaydedildi.
WMO'nun, Mart 2025'te "Küresel İklim Durumu 2024" başlıklı raporunu yayımlayacağı belirtilen raporda, sera gazları, yüzey sıcaklıkları, okyanus ısısı, deniz seviyesinin yükselmesi ve buzul çekilmesi dahil temel iklim değişikliği göstergelerinin tüm ayrıntılarının bu raporda yer alacağı kaydedildi.
Raporda görüşlerine yer verilen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, WMO'nun raporunun, küresel ısınmanın, somut ve inkar edilemez bir gerçek olduğunu bir kez daha kanıtladığını ifade etti.
Bazı yıllardaki sıcaklıkların, sanayi öncesi ortalamanın 1,5 derece üzerinde kaydedilmesinin uzun vadeli hedeflerden vazgeçileceği anlamına gelmediğini kaydeden Guterres, şunları kaydetti:
"Bu, doğru yola girmemiz için daha da sıkı mücadele etmemiz gerektiği anlamına gelir. 2024'te görülen kavurucu sıcaklıklar, 2025'te çığır açan iklim eylemi gerektiriyor. İklim felaketinin en kötüsünden kaçınmak için hala zaman var. Ancak liderler hemen harekete geçmeli."
WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo ise iklimle ilgili tarihi anlar yaşandığına dikkati çekti.
Saulo, "Sadece bir veya iki rekor kıran yıl değil (rekor sıcaklıklar açısından) tam 10 yıllık bir seri yaşadık. Buna yıkıcı ve aşırı hava olayları, yükselen deniz seviyeleri ve eriyen buzlar eşlik etti. Bunların hepsi, insan faaliyetleri nedeniyle rekor kıran sera gazı seviyeleriyle desteklendi" ifadesini kullandı.
Sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme göre 1,5 derece fazla ölçüldüğü bir yılın, Paris Anlaşması'nın uzun vadeli hedeflerine ulaşılmadığı anlamına gelmediğini vurgulayan Saulo, "Isınmanın her bir derecesinin önemli olduğunu kabul etmek önemli. 1,5 derecenin altında veya üstünde bir ısınma seviyesi ile küresel ısınmanın her ilave artışı, hayatlarımız, ekonomilerimiz ve gezegenimiz üzerindeki etkileri artırır" değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: DW Türkçe ve Anadolu Ajansı
