Japonya Zararlılarla Mücadele Enstitüsü uzmanlarının sivrisineklerle ilgili araştırmasının sonuçları bilim dergisi Journal of Medical Entomology'de yayımlandı.

Huffington Post'un haberine göre, Florida Üniversitesinden entomoloji uzmanı Prof. Jonathan F. Day, kan gruplarıyla ilgili daha fazla çalışmaya gerek duyulduğunu belirtmekle birlikte sivrisineklerin özellikle belli insanları seçmesinde belirleyici olan bazı faktörler olduğunu vurguladı.

Kan grubu "0" (I) olanların, kan grubu "A" (II) olanlara kıyasla sivrisinekler tarafından ısırılma olasılığının yaklaşık iki kat fazla olduğunu ortaya konuldu.

Kanı "B" (III) grubu olanlar ise "0" ve "A" grubunun ortasında yer aldı.

Uzmanlar, sivrisineklerin tercihinde insanların salgıladığı kimyasalların da rol oynadığını söylüyor.

Prof. Day'e göre sivrisinekleri kan kaynağına insanların verdiği işaretler yönlendiriyor. Day, "En önemli işaret karbondioksit. Ürettiğiniz karbondioksit miktarı sizi sivrisinekler için daha cazip bir hedef haline getiriyor. Metabolizması hızlı olanlar daha fazla karbondioksit salgılıyor" diye konuştu.

Sivrisineklerin 60 metreden karbondioksidin kokusunu alabildikleri belirtiliyor.

Öte yandan, örneğin arabaların da karbondioksit ürettiği düşünülünce sivrisineklerin insanları cansız varlıklardan nasıl ayırdığı sorusu gündeme geliyor.

Prof. Day'e göre bu durumda "ikincil işaretler" devreye giriyor. Egzersiz sırasında salgılanan laktik asit ikincil işaretlerden biri.

Ciltten salgılanan laktik asit, insanları sivrisinekler için hedef haline getiriyor. Sivrisineklerin diğer ikincil işaretleri algılama yetenekleri de bulunuyor.

Sivrisineklerin kullandığı ikincil işaretlerle ilgili bilgi veren Day, şu ifadeleri kullandı:

"Sivrisineklerin mükemmel bir görme yetisi var. Ama rüzgara kapılmamak için alçaktan uçuyorlar. Sizi çok uzaktan seçebiliyorlar. Koyu elbiselerle fark edilme olasılığınız daha fazla. Açık renkli elbise giyenlerin hedef olma olasılığı düşüyor."

Sivrisineklerin tercihinde dokunma duyusuyla algılanabilen işaretler de rol oynuyor. Bu açıdan genetik ve fizyolojik farklılıklara göre değişen vücut ısısının çok önemli olduğuna ve bu hayvanların kanın deriye daha yakın olduğu bölgeleri tercih ettiğine dikkat çekiliyor.

Bir başka ifadeyle vücut ısısı biraz daha fazla olanların ısırılma olasılıkları daha yüksek.

Kaynak: Gazete Duvar
Fotoğraf: Evrim Ağacı