2024 yılı, eski Türkmen takvimine göre Balık yılı, Doğu Çin takvimine göre ise Ejderha yılı olarak kabul ediliyor. Tarihçiler, gezegenin büyük bir kısmına yayılan 12 hayvanlı yıllık takviminin kökenini, Orta Asya'da yaşayan ve Türkçe konuşan halkların yaşam tarzına bağlamaktadır. Türkmenlerin atalarının zihnileri ejderhalara karşı belirsizdi ve yüzyıllar boyunca önemli değişikliklere uğradı.

Tarafsız Türkmenistan gazetesinin haberine göre, ülkedeki arkeolojik buluntular ejderha imajına eski çağlardan beri saygı duyulduğunu gösteriyor. Yaklaşık 4.000 yıllık olan Gonurdepe’de bulunan muskalarının üzerinde yılan, ejderha, kuş ve hayvan figürleri işleniyor. Bu, eskilerin evrensel doğurganlık ve yaşamın devamı hakkındaki fikirlerini yansıtıyor.

15. yüzyıldan kalma Aziz Seyit Cemalettin Camii'nin taçkapısındaki ejderha heykelleri özellikle ilgi çekicidir. Renkli çinilerden yapılmış devasa bir mozaik paneldi ve ne yazık ki 1948 depreminde kaybolmuştu. Ama mimarlık tarihçisi G.A. Pugaçenkova'nın fotoğrafları ve dikkatli ölçümleri korunmuştur.

Bu olay örgüsünün alışılmadık ve ilginç tarafı, İslam dininin yapılarında, efsanevi olanlar dahil, neredeyse hiç canlı yaratık resminin bulunmamasıdır. Pugaçenkova'ya göre, "Anev Camii" kitabında yer alan cami girişindeki yılan gövdeli ejderhalar, 15. yüzyılda Anev bölgesinde yaşayan Türkmen kabilesi Tagma'nın ana sembolü olan bir totemdir. Ejderha yılanları, adı "Güzellik Evi" olarak tercüme edilen kutsal Seyit Cemaletdin'in koruyucularıydı.

Dolayısıyla ejderha imgesi eski Türkmenlerin kültürüne derinden kök salmıştır. Bu nedenle 2024 yılında Orta Asya'nın bilgeliğini ve manevi geleneklerini bünyesinde barındıran Balık ve Ejderha sembollerinin birleşmesi oldukça doğaldır.

Atalarımaza göre bu yıl hasat açısından zengin ve artan refah vaat ediyor. Ancak herkes hedeflerine ulaşmak için elinden gelen çabayı göstermeli ve yalnızca savunucusuna güvenmemelidir.