ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Jüpiter'in uydusu Europa'da yaşama uygun koşullar olup olmadığını araştırmak için Europa Clipper uzay aracını Pazartesi günü ABD’nin Florida'da eyaletinde Cape Canaveral'daki Kennedy Uzay Merkezi'nden SpaceX Falcon Heavy roketiyle uzaya gönderdi.
NASA’nın uzay aracı, Europa’nın kalın dış buz kabuğunun altında gizlendiğine inanılan büyük yüzey altı okyanusuna odaklanarak, yaşamı desteklemeye uygun koşullara sahip olup olmadığını inceleyecek.
Bu esrarengiz uydunun buzlu yüzeyinin altında, Dünya'daki su miktarının iki katına sahip geniş bir okyanus olabilir.
Europa Clipper isimli uzay aracı, geçen yıl fırlatılan Avrupa Uzay Ajansı'na (ESA) ait uzay aracından da daha önce hedefe varacak.
Güneş enerjisiyle çalışan uzay aracı, 5,5 yıl içinde yaklaşık 2,9 milyar kilometre yol katettikten sonra 2030 yılında Jüpiter'in yörüngesine girecek. Fırlatma geçen hafta için planlanmıştı ancak Milton Kasırgası nedeniyle ertelenmişti. Uzay aracı 14 Ekim'de yerel saatle 12:06'da (TM saati ile 21:06) fırlatıldı.
Europa’da keşfedecekleri, Güneş Sistemi'mizdeki yaşam hakkında bildiklerimizi değiştirebilir.
5 milyar dolar maliyeti olan seyahat için hazırlıklar yıllardır sürüyor.
NASA'nın bir gezegen görevi için inşa ettiği en büyük uzay aracı olan Europa Clipper, antenleri ve güneş enerjisi tertibatı tam olarak yerleştirildiğinde yaklaşık 30,5 metre uzunluğunda ve yaklaşık 17,6 metre genişliğinde. Bir basketbol sahasından daha büyük olan araç yaklaşık 6 ton ağırlığında.
Açık Üniversite'den gezegen mikrobiyoloğu Mark Fox-Powell, “Güneş'ten bu kadar uzakta yaşam keşfedilmesi, yaşamın Dünya'dan ayrı bir kökeni olduğu anlamına gelecek” diyor.
Fox-Powell’a göre, "güneş sistemimizde yaşam başka bir yerde daha tespit edilirse, bu yaşamın gerçekten yaygın olduğu anlamına gelebilir."
Jüpiter'in 95 uydusundan dördüncü büyüğü olan Europa, Dünya'dan 628 milyon km uzaklıkta ve bizim uydumuzdan biraz daha büyük.
Europa'nın çapı Dünya'nın sadece dörtte biri kadar olsa da sıvı haldeki tuzlu sudan oluşan geniş okyanusunun Dünya okyanuslarındaki suyun iki katını içerebileceği düşünülüyor.
Görüş mesafemizde olsaydı, buzlu yüzeyi nedeniyle yansıtacağı güneş ışığı beş kat daha parlak olacaktı.
Buz kalınlığı 25 km'ye kadar çıkabilecek uyduda, buz altında geniş bir tuzlu su okyanusu ve basit yaşam için gerekli kimyasal maddeler de olabilir.
Bilim insanları Europa'da hayat olabileceğini ilk kez 1970'lerde Arizona'daki bir teleskoptan bakıp su buzu gördüklerinde fark ettiler.
Voyager 1 ve 2 uzay araçları, uydunun ilk yakın görüntülerini çekti ve ardından 1995’te NASA'nın Galileo uzay aracı Europa'nın yanından geçerek son derece çarpıcı fotoğraflar elde etti.
Bu fotoğraflarda koyu, kızıl kahverengi çatlaklarla dolu bir yüzey görülüyordu; bu çatlaklar yaşam barındırabilecek tuz ve sülfür bileşikleri içeriyor olabilir.
James Webb teleskobu da Europa yüzeyinden 160 kilometre yukarıya püskürtülen ve su birikintilerine benzeyen görüntüler tespit etti.
Ancak bu sehayatlerin hiçbirinde, Europa'ya onu gerçekten anlayacak kadar uzun süre yaklaşılmadı.
NASA, Clipper'daki cihazlarla, Europa’nın haritasının çıkarılması, toz parçacıkları toplanması ve su birikintilerinin içinden geçilmesini umuyor.
ABD'deki Cornell Üniversitesi'nde yer ve atmosfer bilimleri doçenti Britney Schmidt, buzun içini görecek bir lazerin tasarlanmasına yardımcı oldu.
Schmidt, "Beni en çok Europa'nın su yapısını anlamak heyecanlandırıyor. Su nerede? Europa'da Dünya'daki dalma-batma bölgelerinin, magma odalarının ve tektoniğin buz versiyonu var - bu bölgeleri görmeye ve haritalarını çıkarmaya çalışacağız" diyor.
Reason adı verilen araç Antarktika'da test edildi.
Ancak Dünya'dakinin aksine Clipper'daki tüm aletler büyük miktarda radyasyona maruz kalacak ve Schmidt bunun “büyük bir endişe” yarattığını söylüyor.
Çünkü Europa Clipper, güneş sisteminin en büyük gezegeni olan Jüpiter'in etrafında yoğun bir radyasyon ortamında çalışacak. Jüpiter, Dünya'nınkinden yaklaşık 20 bin kat daha güçlü bir manyetik alan tarafından sarılmış durumda. Bu manyetik alan dönerek yüklü parçacıkları yakalayıp hızlandırıyor ve uzay aracına zarar verebilecek radyasyon yaratıyor. NASA, hassas elektronik aksamını bu radyasyondan korumak için Europa Clipper'ın içine titanyum ve alüminyumdan yapılmış bir kasa yerleştirdi.
NASA'nın bilim misyonu direktörlüğünün yönetici yardımcısı Sandra Connelly, “Europa Clipper görevinin ana zorluklarından biri, Jüpiter'den gelen radyasyona dayanıklı ama aynı zamanda Europa'nın çevresini araştırmak için gereken ölçümleri toplayacak kadar hassas bir uzay aracı sunmak” dedi.
Uzay aracı, Europa'nın yanından yaklaşık 50 kez geçecek ve her seferinde bir milyon X-ışınına eşdeğer radyasyona maruz kalacak.
Clipper’ın önünde uzun bir yolculuk var. 2,9 milyar km yol kat ederek hem Dünya'nın hem de Mars'ın yörüngesinde dönecek ve sapan atışı etkisi denilen yöntemle kendisini Jüpiter'e doğru ilerletecek.
Tüm yol için yeterli yakıt taşıyamayacağından, Dünya ve Mars'ın çekim gücünün momentumundan yararlanacak.
Jüpiter'in Ganeymede adlı bir başka uydusuna giderken Europa'yı da ziyaret edecek olan Avrupa Uzay Ajansı'nın uzay gemisi JUICE'u geçecek.
Clipper 2030'da Europa'ya yaklaştığında motorlarını tekrar çalıştırarak doğru yörüngeye dikkatlice manevra yapacak.
Uzay bilimciler yaşam keşfetme şansından bahsederken çok temkinli davranıyorlar; insan benzeri canlılar ya da hayvanlar bulacaklarına dair bir beklenti yok.
Londra'daki Imperial College'da uzay fiziği profesörü olan Michelle Dougherty, “Yaşanabilirlik potansiyelini araştırıyoruz ve bunun için dört şeye ihtiyacınız var: Sıvı su, ısı kaynağı, organik madde ve son olarak bu üç bileşenin yeterince uzun bir süre boyunca istikrarlı olması gerekiyor ki bir şeyler olabilsin” diyor.
Buz yüzeyi daha iyi anlaşıldığında, gelecekteki bir seyahatte aracın nereye indirilebileceğini belirlemeyi umuyorlar.
Bu yolculuğu NASA, Jet İtki Laboratuvarı ve Johns Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı'ndan bilim insanlarının oluşturduğu uluslararası bir ekip denetleyecek.
Profesör Fox-Powell’a göre, neredeyse her hafta bir uzay aracı fırlatılan bir dönemde, bu görev farklı bir şey vadediyor:
“Kâr amacı güdülmüyor. Bu görev, keşif ve merakla ilgili, dünyamız hakkındaki bilgimizin sınırlarını zorlamakla ilgili.”
Kaynak ile fotoğraflar: BBC Tükçe ve VOA Türkçe