Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) araştırmacılar, 85 dB'nin (desibel) üzerindeki sekiz saatlik arka plan gürültüsünün, kardiyovasküler ve sindirim sistemi patolojilerini tetikleyebileceğini ve ayrıca beyin ile işitsel organlar arasındaki iletişimi bozabileceğini tespit etti.
Gazeta.ru’da yer alan habere göre gürültü kirliliği, hava kirliliğine benzer şekilde çevre üzerinde yıkıcı bir fiziksel etki biçimi olarak kabul ediliyor.
Araştırmacılar gürültüyü, havada dolaşan ve insanın duyabileceği aralıktaki titreşimler olarak tanımlıyor. Kabul edilebilir seviyeleri aşan yüksek sesler, özellikle de bunlara uzun süreli maruz kalma durumunda ciddi sağlık riski oluşturabilir ki beyin ve işitme organları arasındaki iletişimin bozulması anlamına gelen kulak çınlamasının gelişmesine neden olabilirler.
Şiddetli ve ağır bir şekilde maruz kalmak ise tamamen işitme kaybına neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, Avrupa'daki yedi yetişkinden biri kulak çınlaması sorunu yaşıyor.
Gürültü kirliliği işitme sorunlarının yanı sıra kalp-damar ve sindirim sistemlerini de etkiliyor. Yüksek sesin neden olduğu uyku bozuklukları strese, sinir sistemi sorunlarına ve bağışıklığın zayıflamasına neden olabilir ki bu da kronik hastalıklara yakalanma riskini artırıyor.
Bilim insanları, sağlık üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmek için şehirlerdeki gürültü seviyelerinin azaltılmasına ve uyku koşullarının iyileştirilmesine daha fazla önem verilmesi çağrısında bulunuyor.
